Biz mi kaygılıyız yoksa kaygılanmadan yaşamak imkânsız mı?

Kaygı gerçek ya da kurgusal olarak yaşamı tehdit eden olaylara ya da durumlara karşı duygusal ve davranışsal olarak verilen tepkilerdir. Kaygının en çok görünen şekli panik hali olup; kaygılı duygu durum yalnızca panik şeklinde gerçekleşmez.

Aşırı düşünme hali de günümüzde en sık karşılaşılan kaygı durumudur. Aşırı düşünme bir konu üzerinde iyi oluş halini olumsuz etkileyecek kadar çok ve sürekli düşünme halidir. Zihin sürekli olarak o konu üzerinde birden fazla fikir üretip, zorlayıcı iç seslere neden olabilir. İç sesler zamanla artarak kişinin geçmiş zorlanmalarına da bağlı olarak kişinin kendi benliğine yönelik sayısız eleştirilerde bulunabilir. Yeteri kadar iyi değilsin, beceriksizsin, hep en iyisi olmalısın gibi…

Aşırı düşünme halinde düşüncelerinizi durduramadığınızı ve hatta felaket senaryoları kurguladığınızı fark edebilirsiniz.

Felaket senaryolarınızın gerçeğe dönüşmesinden o kadar korkarsınız ki, zihniniz bunu gerçek bir tehlike gibi algılayıp bedensel tepkiler verebilir. Uykusuzluk, kalp çarpıntıları, yerinde duramama, bir yerde kalamama hali yaşayabilir; ya da felaket senaryosundan kaçmak için sürekli olarak başka bir şeylerle uğraşmak için çabalayabilirsiniz.

Belki de bu ‘bugünün kaygısı değildir’. Belki de bugünün kaygısı değilse hiç gerçekleşmeyebilir. Yaşadığımız an tam da şimdi ise bugünün kaygısı olmayanları bir kenara bırakmaya çabalayabiliriz.

Düşündüğünüz konuyu parçalara bölmeye çalışın. Hangileri şu anda oluyor ve hangileri belki de hiç olmayacak olan felaket senaryolarınızın bir kısmı…

Düşündüğünüz konuyu bölmeye çalıştığınızda pek çoğunun bugünün kaygısı olmadığını fark edebilirsiniz. Bugünün kaygısı olmayanlar belki hiç gerçekleşmeyecek, gerçekleşirse de zaten o gün yalnızca onu düşünüyor olacaksınız. Ama henüz değil. Belki de hiç gerçek olmayacak bir felaket senaryosu olduğunu bilmek acınızı ve kaygınızı azaltarak sizi yalnızca bugünün gerçeği içinde tutabilir.

Zihnimizi geleceğin felaket senaryolarında değil şu anın gerçeği içinde tutmak için bazı öneriler;

•Sinir sistemimizde doğada var olmak ve doğa ile iyileşmek üzerine kurulu. Mevsim geçişlerini, ağaçların renklerini, gün doğumunu yani doğanın tüm güzelliklerini izlemek doğal iyileşme kapasitemizi artırır.

•Yaşamda size iyi gelen ne vardı? Ne varsa bir bakın ne zamandır onları yapmıyorsunuz? Yürüyüşe çıkmak, parkta oturmak, mutfakta zaman geçirmek gibi günlük hayatta hep var olan ancak varlığını unuttuğunuz doğal kaynaklarınızı hatırlayın.

•Ağaçtan meyve toplayın, kahvenizi kokusunu uzun uzun koklayarak için, bir çocukla oyun oynayın, onunla kıkırdayın, çocuksu neşenin tadını çıkarın…

Bu, bugünün kaygısı değilse belki de hiç gerçekleşmeyecektir unutmayın…