Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın (DTÖ) tam anlamıyla uygulanmasıyla ticari işlem maliyetlerinde ortalama %14.3 bir düşüş yaşanması, buna bağlı olarak da dünya ihracatında 1.1 trilyon dolar ile 3.6 trilyon dolar arasında bir artış beklenmektedir. Genel olarak avantajlı lojistik hizmetleri, hava ve karayolu altyapısı, Finansal hizmetler, gümrük hizmetleri ve çok taraflı ticaret kurallarına sahip olan ülkemizi, Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın Fırsatlarından yararlandıracak önceliklerin saptanarak gerekli düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.
1947 yılında imzalanıp 1948’de yürürlüğe giren ve dünya ticaretinin serbestleştirmesi amacını üstlenen Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade-GATT)’ın devamı niteliğinde olan DTÖ, dünya ticaretinin serbestleştirilmesi amacını, daha fazla mal ve ülke grubu bazında gerçekleştirme hedefi ile 1 Ocak 1995’de Marakeş Anlaşması ile GATT’nın yerini almıştır.
GATT geçmişi ile değerlendirildiğinde, Anlaşmaya taraf ülkeler arasında çok taraflı müzakerelerle dünya ticaretinin serbestleşmesi amacının, sanayi malları ve gelişmiş ülkeler açısından bakıldığında başarılı olarak nitelendirilmesi gerekir. Öyle ki Anlaşma’nın yürürlüğe girdiği 1948 yılında gelişmiş ülkelerin sanayi mallarına uyguladıkları tarife oranları yaklaşık %40’lar seviyesinden hemen 1990’larda %7’lere gerilemiştir. Ancak bu süreçte serbestleşme nin ürün grubu ve ülke bazında istisnaları mevcut kalmıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik istisnaların yanı sıra tarım, tekstil ve hizmet sektörlerinin serbestleşme den nasibini alamadıkları aşikârdır. DTÖ’nün GATT’nın yerini almasının en önemli gerekçelerinden biri de bahsedilen alanlardaki istisnaların serbestleşme kapsamına dahil edilmesi amacıdır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki söz konusu Anlaşma, DTÖ’nün kuruluşundan bu yana imza attığı en kapsamlı ticaret reformu olma özelliği taşımaktadır. Bölgesel ticaret bloklarının dünya üretim ve ticaretinde giderek artan etkinliğinin yanı sıra, çok taraflı ticaret sitemine yönelik inancın giderek azalması, TFA ile bir anlamda DTÖ’nün itibar tazeleme arayışına bir çözüm olarak görülmüştür. DTÖ’nün 9. Bakanlar Konferansı’nın 3 ana müzakere başlığından biri olarak belirlenen Ticareti Kolaylaştırması Anlaşması, tüm üyelerin üçte ikisinin onaylama süreçlerini tamamlamalarının ardından 22 Şubat 2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bir kavram olarak “ticaretin kolaylaştırılması” neyi ifade etmektedir?
DTÖ tarafından, uluslararası ticarette malların dolaşımı esnasında ortaya çıkan tüm faaliyet, uygulama ve formalitelerden oluşan ticari prosedürlerin basitleştirilmesi ve uyumlaştırılması olarak tanımlanan ticareti kolaylaştırma kavramı ile hedeflenen böylece malların ulusal şuurlar arasında dolaşımı esnasında ortaya çıkan tüm süreç ve kontrollerin etkinliği artıracak ve maliyetleri düşürecek şekilde iyileştirilmesidir. Ticareti kolaylaştırma kavramı, en genel ifade ile gümrük işlemlerinin maliyetini ve işlem sürecini azaltacak her türlü yenilik, uyumlaştırma ve basitleştirme işlemlerini kapsamaktadır. Bu şekliyle, ticaretin etkinliğini artıracak, maliyet ve işlem sürecini kısaltacak her türlü düzenlemeyi kapsayan ticareti kolaylaştırma kavramı, gümrük işlemlerinin ve idari süreçlerin modernizasyonu ve basitleştirilmesi, ileri teknoloji kullanımı, altyapının geliştirilmesi ve standartların uyumlaştırılması gibi ihracat ve ithalatın daha kolay, daha hızlı ve daha düşük maliyetli yapılabilmesini amaçlayan politikalar setidir denilebilir.
Anlaşma’ndan öngörülen ticari kazançlar nelerdir?
Anlaşma’nın ticari işlem maliyetlerinde yaratacağı düşüş böylece küresel ticarete sağlayacağı katkının tahminine yönelik çalışmaların sayısı son yıllarda hızla artmıştır. Ticareti kolaylaştırma faaliyetlerinin ticaret akımlarına etkisini değerlendiren çalışmalar, dünya ekonomisi açısından elde edilecek kazançlar arasında; çok önemli oranlarda GSYİH artışı, istihdam artışı ve ihracat artışı özellikle GOÜ’lerin açısından öngörmektedir.
Dünya Ticaret Örgütü’nün TFA’dan elde edilecek kazançların tahmini üzerine yayınladığı raporda, Anlaşma’nın tam anlamıyla uygulanmasının, ticari işlem maliyetlerinde ortalama yüzde 14.3 bir düşüş yaratacağı belirtilmektedir. Yaşanan bu düşüşün, TFA hükümlerinin ne ölçüde uygulandığına bağlı olarak dünya ihracatını 1.1 trilyon dolar ile 3.6 trilyon dolar arasında artıracağı öngörülmektedir.
Raporda ayrıca, öngörülen ihracat ve GSYİH artışlarının gelişmekte olan ülkeler için çok daha fazla olacağı beklentisi de altı çizilen bir diğer husustur.
Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın dünya ekonomisine yansımaları nasıl değerlendirilmelidir?
Dünya üretim ve ticaret hacminde yaşanan daralmaların devam edeceği beklentisi, ülkeleri ekonomik büyüme amaçları doğrultusunda uluslararası ticareti artırmaya ve bu gerçeklik ise ticaretin maliyetini azaltmayı amaçlayan politika ve önlemlere dikkat çekmektedir. Bu çerçeve, ekonomik büyüme ile ticareti kolaylaştırma kavramları arasındaki ilişkinin ön plana çıkmasına sebep olmaktadır. Büyüme amaçlarına ulaşmak isteyen ülkelerin, dış ticareti artırmak bunun içinse ticari maliyetleri düşürmek yolunda çaba sarf etmeleri gerekmektedir. Kalkınma çabalan yolunda GOÜ’ler için daha fazla önem kazanan ticareti kolaylaştırma kavramı, günümüz koşullarında küresel ve bölgesel çabalarla tarifelerin düşürülmesinin ötesinde bir anlam kazanmaktadır.
Anlaşma’nın Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) açısından önemini nedir?
Anlaşma’nın GOÜ’lerin ihracat performanslarını artıracak bir süreç olarak tanımlanabileceği düşünüldüğünde, söz konusu ülkeler açısından çok önemli etkiler yaratacağı kolayca öngörülebilir. Nitekim bu yönde yapılan çalışmaların tümünde, GOÜ’lerdeki ticari işlem maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle bu ülkeler açısından ortaya çıkacak ticaret kazançlarının gelişmiş ülkelerin kazancını aşacağı sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilecek ihracat artışları bir yana bırakıldığında, ticareti kolaylaştırma önlemlerinin GOÜ’ler ve özellikle bu ülkelerdeki KOBİ’lerin işlem maliyetlerinde sağlayacağı düşüşün, bu ülkelerin rekabet gücüne, istihdamına ve yabancı doğrudan yatırım faaliyetlerine olumlu yansımaları kaçınılmaz olacaktır.
Ticaretin kolaylaştırılması kavramının ölçümünde kullanılan temel göstergeler nelerdir? Bu göstergeler ışığında ülkemizin mevcut konumu nasıl değerlendirilebilir?
Ticaretin kolaylaştırılmasının dış ticaret üzerinde yaratacağı etkileri ölçmek maksadıyla yapılan çalışmalar genellikle genel denge analizi yaklaşımı veya çekim modeli kullanılarak yapılan çalışmalardır. Ülkelere ve bölgelere yönelik oluşturulan modellerin dışında Anlaşma’nın ticaret akımlarına etkisini, kavramı ithalat fiyatı, ulaşım maliyeti veya ulaşım sektörünün verimliliği gibi değişkenler ile temsil ederek değerlendiren çalışmalar da bulunmaktadır. Bunlar arasında OECD tarafından hazırlanan Ticareti Kolaylaştırma Göstergeleri (Trade Facilitation Indicators), Dünya Bankası’nın Lojistik Performans İndeksi (Logistics Performance Index -LPI) ve Dünya Ekonomik Forumu’nun Ticaretin Kolaylaştırılması Endeksi (Enabling Trade Index -ETI) sayılabilir. Söz konusu çalışmalar arasında örneğin, Dünya Bankası tarafından 6 farklı ticareti kolaylaştırma değişkeni açısından yapılan değerlendirmede Türkiye, yüksek orta gelir düzeyine dahil olan ülkeler arasında LPI endeksi sıralaması açısından 2010 yılında dördüncü, 2012’de ikinci, 2014 yılında ise üçüncü sırada yer almaktadır. 2014 yılında 160 ülke için yapılan LPI sıralamasında ülkemiz 30. sırada yer almaktadır. Almanya’nın dünyanın en iyi lojistik performans endeksine sahip ülke olarak birinci sırada yer aldığı 2014 Lojistik Performans Endeksi’ne göre, Türkiye’nin en iyi performans gösterdiği kriter “Sevkiyatların izlenme ve takip kalitesi “ iken en düşük performansı “Rekabetçi sevkiyat fiyatlarını ayarlama kolaylığı” kriterinde sergilemektedir. LPI endeksine göre ilk 10 ülke ile kıyaslandığında Türkiye’nin özellikle “Rekabetçi sevkiyat fiyatlarım ayarlama kolaylığı” ve “Sevkiyatların izlenme ve takip kalitesi” alt kriteri ile ilgili çalışmalara örneğin teknoloji kullanımına ağırlık vermesi gerektiği görülmektedir. Yine “gümrüklerin ve gümrükleme sürecinin etkinliği kriteri” itibariyle alt sıralarda bulunan ülkemiz için bu alanda ticareti kolaylaştırıcı yatırımlar önem kazanmaktadır.
Anlaşma, Türkiye açısından ne gibi etki ve sonuçlar yaratacaktır?
Her ne kadar Gümrük Birliği sürecinde Türkiye, gümrük idareleri uygulamalarında Avrupa Birliğine önemli ölçüde uyum sağlamış olsa da TFA açısından ortaya çıkacak kazanımların ve önceliklerin dikkatle ve özenle değerlendirilmesi gerekmektedir. Ticareti kolaylaştırma kavramı çerçevesinde Türkiye’de atılan adımların ve gelinen noktanın ötesinde, söz konusu alanda elde edilebilecek kazançların doğru saptanabilmesi ve önceliklerin belirlenebilmesi için diğer ülkelerle mukayeseli olarak değerlendirilme yapılması gerekmektedir. Dış ticarette altyapı yatırımlarından gümrük işlemlerinin modernizasyonuna ticaret maliyetlerini azaltacak çok çeşitli önlem ve uygulamaları içeren ticareti kolaylaştırma alanına yapılacak yatırımların, ülkemiz açısından öncelik gerektiren alanlara yönlendirilmesi de ayrıca önem kazanmaktadır.