TOBB Kadın Girişimciler Kurulu olarak zaman zaman çeşitli aktiviteler de bir araya geliyoruz. Bu vesile ile kaynaşıp, paylaşımlarımızı arttırmaya gayret ediyoruz.
İftar yemeği için yine bir aradaydık. Eski Ramazanlarda aklımda kalanları sordular organizasyonu yapan değerli arkadaşlarım.
Çocukluğumdan kalan tatlar. Ah o tatlar. Davula zurna eşlik ederdi, keyifle dinlerdik. Tekne orucu denilen yarım oruç tutardık. Okulda öğlenci olduğumuzda iftarımızı simit, su ile açar, hemen eve koşardık. “Köy evi” denilen ve herkesin evlerinden getirdiği yemekler ile şenlenen sofrada iftar açardık. Mendil dağıtılırdı çocuklara, para ve şeker olurdu içinde. Köz ateşinde yapılan horoz şekerlerinin tadına doyum olmazdı. Topun sesini kim önce haber verecek diye heyecanla beklerdik.
Ne güzeldi gerçekten bazılarımızın hiç yaşamadığı Eski Ramazanlar. Dün yaşanırken, bugün hiç yaşanmadılar. Kentliler, köylüler farklı yaşasalar da ramazanları, hepsi için de akıllarda kalan tatlı hatıralar. O günleri yaşayanlar şanslı aslında, yaşayan da kaldı mı bilinmez bu hayatta, ama değerlerimizin birçoğunu kaybediyoruz yavaş yavaş. Kim kaldı o eski tatları yaşatacak. Nedendir bilinmez. Tutamıyoruz değerlerimizi hiç birimiz bir türlü elimizde!. Eskiden Ramazanlar dolu dolu geçerken zaman tünelinden, bugün çırıl çıplak, eskiden uzak, çocuklarımızdan bir parça çalınmış elveda diyor hepimize.
Çok değerli dostum merhum Cahit Külebi ne demiş..
Gel seninle resim yapalım
Bir yüz çizelim ince,
Küçük nezleli bir burun
Ve gözler zeytin iriliğinde.
Sonra bir gelincik, ince bir boyun,
Soyulmuş bademden daha ak bir ten,
Öyle bir yüz ki seher vakti
Mutluluk estirsin güneş doğarken
Ve saçları çizelim, bulutlar,
Türküler, masallar gibi,
Hepsinin üstüne sonra
Kocaman bir insan yüreği.
Öyle bir yürek ki sevgiyle
Arkadaşlıkla, mutlulukla dolsun,
İsterse ondan sonra
Bütün şairler ölsün.
Sevgiyle sağlıcakla kalın..