Mayıs 2023 yılı genel seçim sonuçları üzerinden yaklaşık 1,5 yıl zaman geçti, 67. Cumhuriyet hükümeti göreve 4 Haziran 2023 yılında başladı, 2022 ve 2023 yılı ülkemizin yavaş yavaş unutmaya başladığı “Enflasyon” kelimesini tekrar hatırladığı yıllar oldu, göreve başlayan hükümetten bu anlamda en büyük beklenti ekonominin başına tekrar gelen Mehmet Şimşek’ten oldu.

Mehmet Şimşek’in yeni ekonomik programı bu anlamda özellikle bordrolu çalışanların ve emeklilerin yaşadığı sıkıntıların hangi zaman diliminde biteceğinin merak edildiği, bununla birlikte enflasyonu tetiklemesi anlamında döviz kurunun nasıl kontrol altına alınacağı, bu durumun ihracatçıya olan etkileri, üretime olan etkileri, dolayısıyla istihdama olan etkileri en fazla merak edilen konulardandı. 

2024 yılı itibariyle  bu yıl asgari ücrete yılın ikinci döneminde zam yapılmaması, emeklilerin maaş zamlarının kısıtlı yapılması hükümeti en fazla zorlayan konuların başında geldi, nitekim bu durum -her ne kadar yerel seçim olsa da- hükümet olmanın gereği olarak vatandaş faturayı iktidar partisine keserek Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerde cumhur ittifakına belediyelerde beklediği yetkiyi vermedi. 

Gelelim sanayi ve ihracata; İstanbul Sanayi odası İmalat PMI Eylül ayı raporlarına göre; Mayıs 2020’den bu yana en belirgin düzeyde gerileme görüldü, Ağustos ayında 47,8 olan manşet PMI, Eylül ayında 44,3’e geriledi. Sipariş yavaşlamaları ile birlikte yaklaşık 6 yıldır ilk kez takip edilen 10 sektörde istihdamda  gerileme kaydetti, en belirgin azalış tekstil sektöründe yaşandı. 

Son üç ayda sanayi üretimi aşağıya gelmeye devam etti, Haziran 2024 %-5, Temmuz 2024 %-4, son olarak Ağustos ayında %-5,3 geriledi, tabi bu durumun istihdama etkilerini son çeyrek ve 2025 yılı ilk çeyreğinde göreceğiz… 

Peki bu veriler ışığında 2025 yılında bizleri neler bekliyor?  

Sanayi üretimindeki gerilemenin 2025 yılının da 2. Yarısına kadar devam edeceği yönünde beklentiler artmaktadır. Bunu destekleyen en önemli veri ise politika faizindeki beklenti diyebiliriz.  Ocak 2024’te %45 ile başlayan politika faizi Mart ayında %50’ye çıkarılmış, takip eden aylarda da TCMB faizi  %50’de sabit bırakmıştır. 

Son enflasyon rakamlarında ise yüksek politika faizinin üretim maliyetlerine etkisini, bu nedenle de enflasyon verilerinin beklenenin altında azaldığı görülmektedir. Bu durumda TCMB ekibinden de 2024 yılında faiz indirimi beklenmemesi yönünde açıklamalar geldi, şahsi görüşüm ise Kasım yada Aralık ayında sembolik olarak %2,5 faiz indirimi geleceği yönünde. 

2025 yılı beklentilerini konuşurken doğal olarak gözler Kasım ayında yapılacak ABD başkanlık seçimlerine dönüyor.  Eylül ayında beklentilerin üzerinde %0,50 faiz indiren FED’in, ABD seçimleri sonrası ne yapacağı merak konularından biri, ABD eğer düşen enflasyon ve düşen faiz ile iç tüketimi artıramazsa 2008 Mortgage krizi sonrası başlayan parasal genişlemeye tekrar başlayacak gibi gözüküyor. Bu durum bizim gibi gelişmekte olan ülkelere para arzını artırarak piyasada paranın artması ve çarkların yeniden daha hızlı dönmesi anlamına geliyor. 

Tabi iç dinamiklerinde bu durumu desteklemesi en önemli beklentilerden birisi olacak, erken seçim veya yakınımızda oluşabilecek savaş riski yukarıda ifade ettiğimiz görece bir miktar iyileşmeyi tam tersine de çevirebilir… 

Gaziantep özelinde 2025 beklentileri ise Türkiye’den çok farklı değil, bu şehrin ter döken, fuardan fuara koşan, çarkların dönmesi için canhıraş çalışan bir sanayici, üretici, ihracatçı ve tüccar modeli zaten var, tünelin ucundaki ışığı görür görmez bu konuda ülkenin genelinin ortalamasının üzerinde bir büyümeyi gerçekleştireceğinden hiçbir şüphem yok. Özetle 2025 yılında çok keyifli bir yıl bizi beklemese de 2026’ya hazırlık yaparak paraya ulaşmanın bir miktar daha iyi olacağı bir yılı değerlendirmenin firmaların önümüzdeki 5 yıllık ortalamasını yukarı çekeceğini düşünüyorum. Keşke bir mucize olsa ve 2025 yılını atlayıp direkt 2026 yılında geçsek, : ) Yazımı bu son cümlelere atıfla şu cümleyle bitirmek istiyorum. “Şans, hazır olana güler”