Kelime anlamı; Yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur.
2 Aralık 2021 - 4 Haziran 2023 tarihleri arasında ekonomi yönetimi; Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, TCMB başkanı Şahap Kavcıoğlu, BDDK başkanı ise Mehmet Ali Akben’den oluşuyordu, benimsenen ekonomi modeli ise düşük faiz ile kamu ve özel sektör uygun fiyatlar ile rahat borçlanıp faiz giderini azaltacak, bu şekilde reel sektör ucuz kredi ile yatırımlarını arttıracak, üretim artacak, ekonomik büyüme sağlanacak, ihracat artacak, istihdam artacak, hatta nitelikli ürünlerin imalat ve ihracatı artınca ithalat azalacak, bu şekilde cari açık azalarak döviz kontrol altında olacak sonuç olarak enflasyonun düşmesine katkı sağlayacaktı.
Ama olmadı, ekonomi yönetimi yukarıda yazdığım gibi olmasını bekledikleri silsileyi bizler yaşamımızda şu şekilde yaşadık;
Kasım 2021 tarihinde USD/TRY fiyatı yaklaşık 2 hafta içerisinde 9 TL’den 18 TL’yi aşan rakamlara geldi, yaşanan kur artışı birazda fırsatçılar tarafından farklı algılanarak vatandaşın cebine hızla sirayet eden fiyat artışlarına neden oldu, toplumun tüm kesimlerini ilgilendirecek şekilde enflasyonist bir döneme girmiş olduk, kur atağını bertaraf etmek için getirilen Kur Korumalı Mevduat uygulaması ile kur kontrol altına alındı ama faiz indirimleri ile piyasada ciddi bir geçici para bolluğu yaşandı kamu otoritesi alınan kredilerin kontrolüne biraz geç kalınca gayrimenkul ve araç piyasası başta olmak üzere çok ciddi bir talep enflasyonu ile karşı karşıya kaldık, süreç BDDK ve TCMB tebliğleri ile tebliğ rallisine dönüştü, bu şekilde reel sektörün “ucuz” krediye ulaşma yolunu uzatmaya çalışan bir yönetim şekli benimsendi.
Nihayet Mayıs 2023 seçimleri ile işbaşına gelen yeni hükümette Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TCMB başkanı Hafize Gaye Erkan, BDDK başkanı Şahap Kavcıoğlu’ndan oluşan ekonomi ekibi daha göreve gelmeden açıklamalarıyla rasyonel politikaları benimseyeceklerini ifade ederek piyasadaki yangını bir nebze söndürmeye çalıştılar.
Yeni TCMB yönetimi %8.5 orandan aldıkları politika faizini Ocak 2024 itibariyle %45’e yükselttiler ayrıca TCMB tutanaklarında yönetim “Mevcut seviyenin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini” belirtti. Bu arada yazı basıma hazırlanırken TCMB başkanı Hafize Gaye Erkan görevden alınarak mevcut başkan yardımcılarından Dr. Fatih Karahan yeni TCMB başkanı oldu, şubat ayı SPK’sında da kurul faizi sabit bırakarak seçim öncesi dikkatlerin dağılmasını istemedi. Seçim sonrası faiz artışı beklenmemekle birlikte sıkılaştırmanın farklı bir evresi ile devam etmesi bekleniyor. Kredi kartı ile ilgili taksit azaltma, limit düşürme, belirli lüks tüketim ürünlerinde kullanımı kısıtlama gibi seçeneklerin masada olduğu artık tüm mecralarda beyan ediliyor.
Bu şekilde temelde talep enflasyonunu düşürmek amaçlı piyasayı soğutma çalışmaları sürüyor, sadeleşme adımları çerçevesinde bankalar ve piyasa dengesi için çıkarılan geçici tebliğler birer birer kaldırılarak piyasanın rahat hareket etmesini sağlayacak adımlar atılıyor, aslında daha düz bir ifade ile bozulan yapı eski haline getirilmeye çalışılıyor. Bu adımlar ile enflasyonun düşmesi hedefleniyor ama 2024 yılında bu adımların ekonomi soğutma adımları ile sanayi büyümesi, ihracat, ve istihdam ortamına etkilerini göreceğiz.
Gelelim yazımızın başına, Meritokrasi’nin önemi burada çok daha belirgin hissediliyor. Naçizane sürekli kullandığım ekonomi tabirimi burada bir kez daha ifade etmek isterim. Ekonominin %30’u icraat %70’i ise psikoloji ile yönetilir. Meritokrasi kavramını ülkemizin her alanına yaymamız, özellikle toplumu birinci derece ilgilendiren icracı kurumlarımızın bu kavramı iliklerine kadar hissetmesini sağlamalıyız.
Bu ilk yazım ile son bir yıllık çok kısa bir ekonomi değerlendirmesi yapmak istedim, artık dergimizin bundan sonraki sayılarında finansal okur yazarlığa katkı sağlaması amaçlı olarak yazılarımı sürdüreceğim. “Sürç-i lisan ettiysek affola”