Bildiğiniz gibi Mayıs 2023 tarihindeki genel seçimler sonrası göreve gelen yeni hükümetin Ekonomi bakanı Mehmet Şimşek ilk açıklamalarından birinde “İhracatın güçlü şekilde destekleneceğini, yurtiçi satış yapan firmaların alınacak tedbirlerle talep tarafındaki daralma sebebiyle zorlanacağını, ekonomik olarak güçlü bir Türkiye’nin başarıya giden yolunun  İhracattan geçtiğini” belirtti. İlave olarak reeskont kredisi kullanan firmaların gelen ihracat bedellerinin TL’ye dönüş zorunluluğu oranını %80’den, %40’a düşürdü. Reeskont faizi iskontolu şekilde ihracatçının kullanımına sundu.

Yazı başlığımızda gördüğünüz, muhtemelen çok az duyduğunuz bu kelime 1500-1800 yıllarında Avrupa’da ortaya çıkan ekonomik sistemin genel adıdır. Bu bakış açısının daha topluma yakın klasik  anlamı  “ticaretçilik” olarak ifade ediliyor. Ancak genel çerçevede ise sürekli ihracatı ithalatından fazla ülkeler için kullanılıyordu. Cari açık yaşamayan bol dövizli ekonomileri tüm dünyada en fazla arge yatırımı yapan, en fazla teknolojik gelişimi yakalayan beraberinde de yine en fazla ihracatı yapan ülkeler olarak göze çarpıyor.

Türkiye’nin son 24 yılına baktığımızda ihracat tarafında nereden bakarsanız bakın olumlu göstergelerle karşılaşırsınız. USD bazında mutlak değer artışı, ihracat yapılan ülke sayısının artışı, kilogram/ USD olarak değerlendirilen gönderilen ürünlerin kilogram başına değerini ifade eden rakamlarda her geçen yıl olumlu yönde gelişme gösteriyor. Tabloda ifade edilen göstergelerden en önemlisinin kilogram başına ihracat değerliliği olduğu çok açık şekilde gözükmektedir. Tamamen açık kaynaklardan elde ettiğim sektörlerin kilogram başına ihracat değerlerini görüyorsunuz. Bu tablo bize birçok mesaj veriyor, Akdeniz bölgesinin çok büyük emek ve gayretlerle Rus ve Türk Cumhuriyetlerine yaptığı ihracatın kg 0,7 USD değerliliğe sahip. Lüks diye adlandırdığımız ihracat ürünleri yurtiçinde olduğu gibi maliyetlere bakılmaksızın müthiş bir hacim yaratıyor, hazır giyim “henüz dünya markamız olmamasına rağmen” hiç fena para kazandırmıyor. Bir düşünün “Cavalli, Versace, Gucci, Dolce& Gabanna”  gibi markalarımız  olsa istihdam ve cari fazla tarafında nerelere gelirdik.

Ülkemizin son yıllarda atağa geçtiği savunma sanayi ihracatı ciddi destek oluyor ihracat gücüne, THY gibi bir markamız daha olsa nerelerde oluruz düşünmek gerek, kısacası artık ihracat tarafında farklı kulvarlara geçmenin vakti geldi geçiyor. Önümüzdeki dönem bu konuyu çok daha öncelikli hale getirecek.             

Beraber çalıştığımız firmalardan biri ile banka şube yöneticiliği yıllarımdan bir anımı paylaşmak istiyorum.

Firma sahibi Müftah Uçak ağabeyimiz çok uzun yıllar bulunduğu sektörde çıraklık, kalfalık, ustalık yapmış, çocuklarını büyük bir özenle yetiştirmiş, bugün Gaziantep’ten tüm dünyaya makarna makinesi imal eden Talia makinenin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, ürettiği ürünlere yurtdışında da  2 yıl garanti veren, sonrasında teknik servis hizmeti sunan, Dünyanın yaklaşık 20 ülkesine ihracat yapan, müthiş bir başarı hikayesinin sahibi.  ilk tanışmamızda ağabeyimiz yurtdışına gideceğini söyleyince gayriihtiyari nereye? demiştim. “Madagaskar” deyince kendi kendime şehrimizin insanının işine nasıl bir tutkuyla bağlandığını, hangi duygunun bu kadar gayreti tetiklediğini düşünmüştüm. Haritada yerini bulamayacağım bir ülkeye Gaziantep’te üretilen makarna imalat hattının de monte olarak gidip, montajı sonrası deneme üretimleri yapılıp müşteriye teslim edildiğini duyunca geleceğe dair umutlarım artmıştı.

Türkiye İhracatçılar meclisi Nisan ayı verilerine göre şu anda Türkiye’nin  en fazla ihracat yapan ili tabi ki İstanbul, İstanbul en çok Demir-Çelik, Elektronik, Hazır giyim, Kimya, Otomotiv ve tekstil ürünleri ihraç ediyor,  2. Sırada ise, Otomotiv, Kimyevi maddeler, demir-çelik,  ürünleri ihracatı gerçekleştiren Kocaeli, Otomotiv ve yan ürünleri, Tekstil ve hazır giyim tarafında Bursa 3. Sırada  geliyor,  Kimya, Demir-çelik,  ve otomotiv sektörlerinde başı çeken İzmir 4. Sırada, başkentimiz  ise Makine ve aksamları, otomotiv yan sanayi ürünleri ve kimyasal ürünler ihracatı ile 5. Sırada,  Hububat, Bakliyat ve yağlı tohumlar, Halı, Tekstil, kimya ürünleri ihracatı ile  Gaziantep’te 6. Sırada yer alarak bütün doğu ve güneydoğunun en başarılı ihracat marka şehri olarak göze çarpıyor.

İhracat deyince tabi hizmet ihracatını hiç konuşmadık, turizm bacasız sanayi diye tabir edilirdi biz ilkokuldayken, hala öyle, geçtiğimiz yıl Türkiye’nin turizm geliri 54,3 milyar dolar, 2024 yılı hedefi 63,6 milyar dolar olarak belirlendi, ihracat yurtiçinde dengeli bir döviz fiyatı, buna bağlı olarak dengeli bir ülke bilançosu, sürekli ve nitelikli istihdam, sürekli gelişim ve değişim demek, bunu sağladığınızda yabancı yatırımcı için cazibe noktası oluyorsunuz.

Ezcümle merkantilist yaklaşımlar gelecek nesillerin çok daha sağlıklı bir ekonomik tablo ile yaşamasını sağlayacak, cari fazlası ile sürekli gelişim ve Ar-Ge yatırımları olan bir Türkiye hayal ediyorum, hayal etmekten korkmayan ve hayallerinin peşinden ısrarla giden insanların hatırına bugünleri yaşıyoruz. 

Birazda ekonomi gündemi diyelim; Yazının yayına hazırlandığı günlerde mayıs ayı PPK toplantısı sonuçlandı, politika faizi %50’de sabit bırakıldı ancak sıkılaştırma adımları geldi. Daha doğrusu gelmek zorundaydı, bankalar politika faizi üzerinde faiz oranları vererek mevduat topladılar, alınan bu mevduatlar karlı şekilde piyasaya satılamadığı için doğal olarak mevduat oranları aşağıya çekilerek beraberinde TL krediler tarafında da gevşemeler başladı, TCMB mevduat oranlarının politika faizi altına gelmesini engellemek için piyasadan TL çekilmesini sağlayacak aşağıdaki adımları attı.

Kısa Vadeli Mevduat (1 aydan 3 aya kadar) zorunlu karşılık artışı %8’den %12’ye

Uzun Vadeli Mevduat (6 ay, 1 yıl ve 1 yıldan uzun) zorunlu karşılık artışı %0’dan %8’e

Kısa vadeli KKM (6 aya kadar) zorunlu karşılık artışı %25’ten %33’e

Uzun vadeli KKM (1 yıl ve 1 yıldan uzun vadeli) zorunlu karşılık artışı %10’dan %22’ye artırıldı,

Ayrıca daha kritik bir konu ihracatçının yüksek TL kredi faiz oranlarından bir nebze nefes aldığı YP krediler içinde bankalara %2’lik büyüme sınırı getirildi. Bu durum kur ile sıkışan ihracatçı için pek iyi olmadı, atılan son sıkılaştırma adımları ile birlikte ortalama piyasadan 600 mia TL para çekilecek, TL’yi bu süreçte bir süre daha değerli görmeye devam edeceğiz. Bu adım ile ekonomi yönetimi genel bir yavaşlama ile enflasyonu kontrol altına almayı hedefliyor.

Son ekonomik gelişmeler ışığında ise Haziran-Eylül ve Aralık dönem faiz ödemelerinde çok sıkışan sanayici ve tüccarları zor günler bekliyor olacak, yazımı pandemi, genel seçimler, deprem derken bankalardan alınan ucuz ve rahat kredilerin sonuna geldiğimiz 2023 yılı ve günümüz için söylenmiş Üzeyir Garih’in cümleleriyle sonuçlandıralım. Ünlü iş adamı Üzeyir Garih: “Biz iş adamları, elinde üç top oynayan cambazlar gibiyiz. Bu toplardan iki tanesi lastik (satışlar ve kâr), biri de camdan kristal bir toptur (nakit akışı). Lastik toplar yere düşse de tekrar yükselir ama kristal top yere düştüğünde kırılır ve oyun biter.”

Güzel günlerde görüşmek dileğiyle…