"Başarıya ulaşanlar vazgeçmeyenlerdir"

Altın sektörünün öncülerinden olan ve yaklaşık yarım asırdır süren ticari tecrübesiyle Cemil Elmas. 1978 yılından veri mesleğinin çıraklığından zirvesine önemli başarılara imza atan Elmas , başarı serüvenini Face Dergisi okurlarıyla paylaştı. “Başarıya ulaşanlar, yenilgilere rağmen hiç vazgeçmeyenlerdir” şiarı ile gençlere önemli tavsiyelerde de bulunan sektörün dev isimlerinden Cemil Elmas ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle…

-Cemil Bey, röportaja başlamadan önce biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Kariyerinizin başlangıç noktaları ve bu süreçte size ilham veren unsurlar nelerdi?

Merhaba, Ben Cemil Elmas. Gaziantep 05.01.1954’te doğdum. Eğitimimi Gaziantep Lisesi sonrasında Eskişehir İşletme Yönetimi Fakültesinde tamamladım.10.11.1978 yılında ticari hayatıma başladım. Okul hayatım boyunca edebiyata olan ilgim sebebi ile her açılış ve özel günlerde Atatürk’ü anar geleceğe, aydınlığa benim ülkeme ne kadar faydalı olacağımın hesabını yaparım. En büyük ilham kaynağımın bu olduğunu söyleyebilirim.

1980-1990 yıllarında 2 dönem Gaziantep Kuyumcular Dernek Başkanlığı yaptım. Yönetimdeki arkadaşlarımızla Türkiye de ilk defa altın ve ziynette TSE ‘yi hayata geçirdik. Avrupa standartlarını, ilkleri Gaziantep’ten başlattık.

TSM yarışmasının altın mikrofon olarak yılın sanatçısı Nalan ALTINÖRS’ e takdim ettik. Gaziler ve Hacıveli Camii Caddesinde 15 m2 mağazada Türkiye’nin en büyük markalarının bölgedeki en büyük satıcı, alıcı partnerliğini yaptım.O dönem dünyaya açılan , ürünün arkasında duran , kurumsallığı yaşatan sürdürülebilirliği en iyi olan marka Atasay’dı. Markanın gücü, franchaising gücü ile birleştiğinde son 20 yılın en büyük mücevherat markasına dönüştürdük.

2002 yılında Türkiye’nin en büyük Atasay mağazasını 400 m2 olarak Gazi Muhtar’da açtık. Eşim, kızım ve oğullarımla beraber bir ilki gerçekleştirdik. İlk 5 yılda Gaziantep’ten Türkiye’nin 1 numarası olduk. Bu başarı tabii ki Gazianteplilerin teveccühleri sayesinde oldu.

-Gaziantep sizin hayatınızda nasıl bir yer tutuyor? Burada geçirdiğiniz zamanların işinize ve kişisel gelişiminize katkıları neler oldu?

Biz 5 kardeşiz babam Arasa’da manifaturacıydı. Evlatlarını hep kuyumcu yanına koydu.Zenaatı oradan öğrendik. Abilerim üreticiydi, bende satış yönünü seçtim. 1978yılında Yaşar Elmas abimle (Allah nurlar içerisinde uyutsun) başladık. Hacıveli Camii Caddesinde 13 m2 de sermayesi sadece1.720 gram altınla işe başladım. O zaman karşı kaldırımda 7-8 kuyumcu mağazası vardı. Karşı mağazaların 50-100 kg arasında sermayeleri vardı. Bende insanların zor geçtiği kaldırımda tek kuyumcuydum. Vitrinde altın çok gözüksün diye siyah kadife örtünün kenarlarına 20 cm kalınlığında sarı duvak, gelin teli dediğimiz püsküller sallandırırdım. Uzaktan bakanlar bu sarılar ve tülleri altın zannederlerdi. Bu karşı kuyumcu kardeşlerime inşallah ulaşacağım diye bu sürdürebilirlik savaşının içine girdim. Umutlarımı ve gözlemlerimi hep canlı tuttum.

-Gaziantep’te sizin için unutulmaz olan en büyük anınız nedir?

Aile kuyumculuğu; her müşterinin her ailenin olmazsa olmazı güvendir. İstikrar, inanç, empatidir. Kazanç en son düşünülmelidir. Hiçbir zaman bu kuralların önüne geçmemelidir.

Çalışanlarımızda bizim Cemil Elmas akademisinde yetişerek buraya geldiler. Her mağazada yüzlerce Cemil Elmas’lar bulabilirsiniz. Bebekken kulağını deldiğimiz kızımızı 20 ve 25 yaşından sonra gelin yaptığımızda tüm takılarını biz veriyoruz. Uzun soluklu bir yaşam serüvenidir.

Küçük bir hikâye: 

Genç yaşta dul kalan bir müşterimizin tam 20 yıl karşılıksız tamirini, önemli günlerde hal hatır hediyeli kutlamayı, 8mart kadınlar günü, anneler gününü hep beraber kutladık.O mutlu olur bizde mutlu olurduk.

Yıllar sonra bir gün o kulağını bebekken deldiğimiz kızımız ve annesi mağazaya geldi. Yanında da nişanlısı vardı. Düğün takısı almak için uğradılar. Tam 1850 gram altın aldılar Bu rakam benim işe başladığım sermaye kadardı. Nişanlısı İsviçre’de restaurantları olan bir vatandaşımızdı.

İşte sabır, işte kazanç. Sen yolunu insan ayırmadan, seçmeden yaşarsan doğru olan her şey sana altın tepside sunulur. Müşteri ile duygusal bağı güçlü tutmak lazım. Her zaman satıştan kazanmayı kesinlikle düşünmeyeceksin. Doğru ürünün kullanımındaki süreci takip etmek, müşteri takıyı takarken barışık ve çevreye benim çizgim, karakterim , benim bir parçam olduğunun gösterilmesi, mutlu olması, bizim olmazsa olmazımızdır.

-Gaziantep’ten İstanbul’a gitme kararınız nasıl oluştu? Bu karar iş hayatınızı nasıl etkiledi?

2006’da İstanbul’a gitme kararı aldık yıllar 50 yaşındayım. Çocuklarım hem eğitimlerini alıyorlardı hem de çalışıyorlardı. Eşim 2 yıl Gaziantep’te kaldı Gitme kararını aldığımda Akmerkez alışveriş merkezi olmaz ise gitmem dedim. Akmerkez o yıllar dünyanın ve ülkemizin en büyük AVM siydi.Çok şükür oldu ve bu günlere geldik. İstanbul’da 7 avm deyiz.Bursa ve Bodrum , Gaziantep’imizde 2 AVM ve baba ocağı Gaziler Caddesindeki mağazamız dahil 12 mağaza ile yol alıyoruz.

-Atasay ile yollarınız nasıl kesişti? Bu süreçte karşılaştığınız zorluklar ve fırsatlar nelerdi?

2000’lerin başında Türkiye’de özel firmalar her sektörde kurumsallığa çok ilgi duyuyorlardı. Kuyum sektörünün öncü firması Atasay’da bu akımın içerisinde o günlerde hayal sayılabilecek bir işletim sistemine geçmek istedi ve satış ağının tamamını franchising sistemine geçirme kararı aldı. Türkiye’de ki tüm şehirlerden şehrin ileri gelen kuyumcuları bu toplantıya katıldı.O günün sonunda ben Türkiye’nin en büyük mağazasını Gaziantep’te açmaya karar vermiştim. Nitekim nasip oldu ve 400 m2’lik 3 katlı mağaza ilklerin şehri olan kadim şehrimiz Gaziantep’e kısmet oldu.

- Atasay Kuyumculuk ’un başarısında sizin katkılarınız ve Atasay’ın size katkıları nelerdir?

Atasay bir dünya markasıdır. Cemil Elmas birlikteliğiyle katılımcı, girişimci, demokratik tanımlamayla özgürce fikirlerimizi hayata geçiriyoruz. Franchising sistemine geçiş ile birlikte 2006 yılında ilk defa bir ulusal marka alışveriş merkezinde marka açıyordu ve bu fikir bana aitti. Akmerkez Atasay mağazası bir alışveriş merkezindeki ilk kurumsal mağazadır. Tekstilde ve mücevheratta dünya devi Özlem Süer hanımla beraber çalıştık.30 kişilik tasarım ekibimiz vardı.2000 yılında Atasay Amerika Metropolitan müzesinde bir defile düzenledi. Yaşayan Anadolu Takıları ‘nı bütün dünyaya tanıttık. Bu defilenin Mezopotamya ve Gaziantep ayağını antepli ustalarla beraber gerçekleştirdik.Şu anda Atasay içinde 12 alt marka ile çalışıyoruz. Örneğin Belle ,Myras vb. Atasay Cemil Elmas mağazaları her kesime kendini yorumlayabilen, tüm kuşakları kucaklayabilen, sürdürebilirliğini sosyal yapı ile iç içe yaşatıyor.

Dünyada tekstilde Zara markası ne is altın ve mücevheratta Atasay’da her sosyal sınıfı kucaklayan daha iyi bir markadır.

İstanbul’da son 16 yılımızda krallar, Cumhurbaşkanları, Prensesler ve körfezdeki kraliyet ailelerine satışlarımız oldu.

İstanbulun en güzel avmlerinde konuşlandığımızdan çok rahat bu kişilere ulaşabildik.

Bir hikâye sunayım;

Bir gün oğlum Hasan ve Sinan Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’e servis vermek üzere Four season otele davet edildiler. Gece yarısı 04:00 ‘e kadar servis verdiler. Dönüşte hiç bir şey satılamadan geri döndüler.

-Mücevher ve altın sektöründe inovasyon ve değişim hızla ilerliyor. Bu değişimlere nasıl ayak uydurdunuz ve sektörü hangi noktada görüyorsunuz?

Atasay’da her yıl 4 defa toplanıp, o yılın trendlerini belirleriz ve sipariş veririz. Her alt marka dünya gündeminin moda çizgisini yakalamaya çalışır. Orada bizim fikirlerimiz, önerilerimiz inovasyon ortamında yan yana getirilir.Sahada olduğumuz için dijitalde ,yapay zekada ,tasarımda ve ulusal kanallarda hep kendi nefesimizi görürüz.

Kişiye özgü çalışmalar yapan bölümümüz var hayal ettiğimiz her şeyi bir kaç günde yaşatabilir olarak hayata geçirebiliyoruz.

Türkiyede ilk defa Atasay erkek bölümü markasını Vive Le Roi ‘ yi Atasay’la ben oluşturdum.

-Günümüzün ekonomik koşullarında, özellikle yüksek faiz ve enflasyon ortamında altının önemi nedir? Sizce bu durum altına olan talebi nasıl etkiliyor? Fiyat hareketleri konusunda neler öngörüyorsunuz?

Dünya ekonomisi son 5 yılda alışık olmadığımız şoklar yaşadı. Pandemi her şeyi askıya alırken dünyadaki arz devam etmekteydi. Bu sebepten ülke merkez bankaları enflasyon ile mücadele ve resesyon kaygılarından ötürü faiz kararları alıyorlar. Bilinen en eski yatırım aracı olan altın her zaman olduğu gibi istikrarını devam ettirmiştir ve edecektir. Faiz kararları faizleri geri çektikçe altın yatırım değerini korumaya devam edecektir.

Geçmişte merkez bankaları alternatif yatırım araçları arasada altının yerini doldurabilecek herhangi bir emtia bulunamamıştır. Bu bile dünya döndüğü sürece altının ikamesi olmadan yoluna kıymetlenerek devam edeceğinin bir işaretidir.

-Son olarak dergimiz aracılığıyla genç girişimcilere ve mücevher sektörüne ilgi duyanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Bizim şiarımız hep insan odaklı , gücü dışarıda, başkasında arama , güç sensin!!

Kendine dön, kendini bul, kendini yont, vazgeçmeden yola devam. İstediğin her ne ise , tüm dünya sana yardım için işbirliği yapacaktır.

Başarmış olanlar, hiçbir yenilgiye rağmen hiç vazgeçmemiş olanlardır.

Güven; sorumluk inanırlık, tutarlılıktır. Güven görüp görebileceğiniz en ürkek kuştur.Bir uçarsa bir daha yakalayamayız.

Başarımın sırrı; eşim Canan Elmas, çocuklarım ve ailem…

MFÖ

‘Sana sarı laleler aldım

Çiçek pazarından

Sen olmasan buralara

Gelemezdim ben’