2002 yılında kurulan Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), “Gençlerin öncülüğünde, yetişkinlerin rehberliğinde” prensibiyle hareket edip, gençlere sosyal sorumluluk eğitimleri vererek toplumsal sorunlara çö
TOG Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Gaziantep Sosyal Komite Kurucusu Sezen Bulut ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşimizde vakfın gerçekleştirdiği projeleri konuştuk. Gaziantep’te Sosyal Sorumluluk Projelerinin önemine de değinen Bulut, vakfın Gaziantep’te yürütülen ve planlanan projelerini de paylaştı. Söyleşimiz sizlerle…
-Kendinizi Tanıtır mısınız?
1981 yılında Gaziantep’te doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Gaziantep’te tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölümünü bitirerek Gaziantep’e döndüm. Evliyim, 12 ve 17 yaşlarında iki kızım var.
-Eğitim ve kariyer yolculuğunuz nasıl şekillendi?
Psikolojiye ilgim ortaokul yıllarında başladı ve sonrasında artarak devam etti. Üniversite sınavında tercihlerimin tamamını bu alanda yaptım. Üniversite sürecinde okulumun katkısı ile uzmanlaşacağım alanı belirleme ve bu yönde kendimi geliştirme fırsatım oldu. Üniversite yıllarında okul öncesi ile çalışmak istediğime karar verdim. Gaziantep’e döndüğümde bir süre aile şirketimizde çalıştım. Mezun olduğum alandan farklı bir alan olmasına rağmen, şu anki iş hayatıma çok olumlu katkıları olduğunu düşünüyorum. Özellikle iş disiplini ve yöneticilik anlamında, aile şirketimizde geçirdiğim 5 yıl bana çok şey kattı. Aile şirketimizden ayrılmamın ardından farklı okul öncesi kurumlarda psikolojik danışman olarak çalıştım. Şu an Minikatölye’nin yapı taşı olan “anne-bebek” gruplarını çalıştığım kurumlarda oluşturmaya başladım. Dört yıllık okul öncesi deneyimim sonrası ise Minikatölye’yi kurdum. Şu an Minikatölye’de eğitim ve PDR koordinatörü olarak çalışmaya devam ediyorum.
-TOG ile nasıl tanıştınız ve bu vakfa katılma sebebiniz neydi?
Üniversite yıllarımda TOG Vakfı kurucularından ve geçmiş dönem başkanlarından Tuğba Jabban aracılığıyla TOG Vakfı ile tanıştım. Gaziantep’e döndükten sonra yetişkin gönüllü olarak vakıf için çalışmaya başladım.
10 yıl önce ise çalışmalarımı daha örgütlü bir yapıda yürütebilmek adına “Gaziantep Sosyal Komite”yi kurdum. Gaziantep’te kurduğumuz bu komite, vakfın İstanbul’daki “Sosyal Komite” dışında Türkiye’deki tek yetişkin örgütlenmesi olarak çalışmalarına devam ediyor.
Sosyal sorumluluk projeleri hayatımın her döneminde beni heyecanlandırmıştır. TOG Vakfı’nın gençlere sosyal fayda sağlamak ve toplumsal iyilik için çalışmak istediklerinde onlara alan açan, kaynak sağlayan bir yapı olması beni çok etkiledi. Düşünsenize, 20’li yaşlarında gençler içinde yaşadıkları toplumun iyiliği için çaba harcıyorlar, katkı sağlamak istiyorlar ve onlara bu anlamda destek olan bir yapı var. Eğitim, lojistik ve başka alanlarda onları destekliyor. Bu yapının bir parçası olmak beni çok mutlu ediyor.
- Gaziantep Sosyal Komite’de liderlik yaparken ne tür çalışmalar gerçekleştirdiniz?
Bizim sistemimizde başkanlık kavramı yok, komiteye liderlik yaptım diyebilirim. Kurulduğumuz günden bu yana, toplum gönüllüsü gençlerin hayata geçirecekleri projelere kaynak sağlamak amacıyla çok çeşitli kültür sanat etkinlikleri ve sosyal etkinlikler gerçekleştirdik Gaziantep’te. Deprem süreci ile çalışmalarımız farklı bir boyut kazandı. İslahiye’de vakfımızın Milli Olimpiyat Komite ve PG iş birliği ile kurduğu destek merkezinin kurulum aşamasında ve sonrasında merkeze katkı sağladık. 12 aylık afet burs fonu kapsamında 50 depremzede üniversite öğrencisine burs desteği verdik.-
- TOG’un yönetim kurulu üyesi olarak yeni görev ve sorumluluklarınız nelerdir?
Yönetim kurulu başkanımız Orhan Karal, uzun yıllardır vakıf bünyesinde görev almasından kaynaklanan bilgi birikimi ve tecrübeleriyle, vakfın ilkelerinden ödün vermeden yenilenmesi ve güncellenmesi adına çok faydalı olacağına inandığımız yeni bir sisteme dayalı bir yönetim şekli benimsiyor. Bu sistemde her yönetim kurulu üyesi farklı bir konuda sorumluluk üstleniyor.
Benim yönetim kurulu üyesi olarak sorumlu olduğum alan projeler. Projeler çatısı altında, farklı komiteler aracılığıyla çalışmalarımıza başladık.
-Bu pozisyondaki öncelikli hedefleriniz nelerdir?
Yönetim kurulu olarak belirlediğimiz stratejik önceliklerimiz var. Hepimiz kendi sorumlu olduğumuz alanlarda bu stratejik öncelikler doğrultusunda çalışmalarımıza başladık. Gençlerin öncülüğünde, yetişkinlerin rehberliğinde ilkesini benimsemiş bir vakfın projelerden sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak önceliğim, vakfımızın bünyesinde yürütülen projelerin sürdürülebilirliği, çeşitliliği ve toplumsal faydaya katkısının geliştiğini görmek. Ayrıca Gaziantep’te bir “gençlik merkezi” açmak gibi bir hedefimiz var. Bunun vakfımız ve Gaziantep için çok faydalı olacağına inanıyorum.
-Sosyal Komite Liderliği yaparken karşılaştığınız zorluklar nelerdi?
Gaziantep’te TOG Vakfı’nın bilinirliğini artırmak zor oldu. Özellikle ilk birkaç yıl, her organizasyonumuzda vakfımızı uzun uzun anlattık. Ne mutlu ki TOG Vakfı, Gaziantep halkı nezdinde güvenilirliği yüksek bir sivil toplum kuruluşu haline geldi.
Bunun yanı sıra yaptığımız organizasyonlarda destekçilerimizden aldığımız bağışların kaynak olarak aktarıldığı projelerin sadece Gaziantep’te değil, Türkiye genelinde gerçekleştiriliyor olması da bizi ilk yıllarda çok zorladı. Gaziantepli hayırseverler yaptıkları bağışın nerede nasıl kullanıldığını gördükçe bağış yapmak ve desteklemek konusunda daha istekli oluyorlar.
-Bu zorluklardan ne gibi dersler çıkardınız?
Vakfımızı sürekli anlattık ve bağışçılarımıza toplanan fonların hangi projelerde kullanıldığını açıkladık. Ayrıca, Gaziantep Sosyal Komite’nin aldığı bağışların yerelde kullanılması için vakfımıza ricada bulunduk. 6 Şubat felaketiyle elde edilen kaynakların yerelde kullanılması zorunlu hale geldi.
-Gaziantep’te Sosyal Sorumluluk Projelerinin Önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gaziantep insanı yardımlaşmayı, dayanışmayı çok sever; bu bizim kültürümüzde var. Bunun yanı sıra, şehrin sivil toplum desteği ile daha kolay üstesinden gelinebilecek sorunları var. Bizler de bu şehirde yaşadığımız için, toplum olarak iyilik içinde yaşayabilmek adına sivil toplum çalışmalarına büyük önem veriyoruz.
-Şehirde gözlemlediğiniz en büyük sosyal sorunlar nelerdir ve hangi çözümleri öneriyorsunuz?
Her dönemin farklı sorunları oluyor. Bir buçuk yıl önce yaşadığımız felaketle birlikte sorun olarak gördüğümüz her şey anlamını yitirdi. Toplumsal iyilik hali için yapılan her türlü projeyi çok kıymetli buluyorum.
-Gaziantep’te yürütülen veya planlanan TOG Projeleri hakkında bilgi verir misiniz?
Özellikle deprem sonrası vakfın bölgedeki varlığı hissedilmeye başladı. İslahiye’de açtığımız destek merkezi bu anlamda en somut örnek. Orada Orda akut problemler bittikten sonra yapılan çalışmalarla konteyner kentlerde yaşayan bireylerin, köylerden gelen öğrencilerin mutlu ve değerli hissetmesini sağladığımıza inanıyorum. Gaziantep Sosyal Komite olarak geçtiğimiz yıl destek merkezimizde 23 Nisan şenliği düzenledik ve 400 çocuğun katılımıyla doya doya eğlenceli bir gün geçirdiler.
-Bu projelerin topluma etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İyi niyetle yapılan her projenin pozitif etki yarattığına inanıyorum. Küçük ya da büyük fark etmez, iyiliğin ölçeği yoktur. Her birey gücü yettiğince toplumsal iyilik adına bir şeyler yapabilse, çok daha mutlu bir toplum oluruz.
- Gençlerin Sosyal Sorumluluk Projelerine katılımını artırmak için ne tür çalışmalar yapılabilir?
Üniversitelerde topluluklarımız var. Genç gönüllüler bu konuda da çalışmalar yapıyorlar. TOG vakfına katılan gençlerin aldığı eğitimleri yine o yollardan geçmiş gençler veriyor; onlar da daha önce farklı gençlerden bu eğitimi almışlar. Bu aktarımı kendilerinin yapıyor olması da bir sosyal sorumluluk örneği. Eğitim veren genç yeni katılan gence model oluyor aynı zamanda. Bu çok kıymetli.
-Genç gönüllülere verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Yaşadıkları toplumun sorunlarına duyarlı olan her gencin küçük ya da büyük demeden gönüllülük adına bir adım atmasını dilerim. Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak iki taraflı fayda sağlıyor. Hem kendilerine faydası oluyor hem de kendileri faydalı oluyorlar. Sosyal sorumluluk bana göre lise yıllarında müfredat içeriğine girmesi gereken çok kıymetli bir konu. Dayanışmayı seven bir toplum olmamıza rağmen bu konuda ülke olarak dünyanın gerisindeyiz; ama bu konuda hızlı yol alabilecek kuşaklar geliyor buna inanıyorum.
-Sosyal Komitede ve Yönetim Kurulunda Liderlik yaparken benimsediğiniz temel ilkeler nelerdir?
Çok sesliliğin, demokratik yapının ve farklı profillerdeki ekip arkadaşlarıyla çalışmanın önemine inanıyorum. Ekibimizdeki herkesin farklı özellikleri ve öne çıktıkları alanlar var. Lider olarak bunu iyi analiz edebildiğiniz zaman işler çok kolaylaşıyor. Gönüllülük işleri kimi zaman oldukça stresli olabiliyor. Böyle anlarda yatıştırıcı ve sakinleştirici bir tutum izlemek çok kıymetli. Bunun yanı sıra, bazen sorumluluk alarak karar vermek zorunda kalıyorsunuz. Eğer geçmişe dayanan bir sivil toplum tecrübeniz yoksa bu durum oldukça zorlayıcı olabilir.